BESIKTAS



maç oyunları


1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti. O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.
1903 Mart'ında ise özel bir izinle Bereket Jimnastik Kulübü kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.

Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 13 Ocak 1910 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası haline getirildi.



1906 Rozeti 1906 Rozeti arkası
Yıllardır Beşiktaş’ın ilk renklerinin kırmızı-beyaz olduğu, Balkan Savaşı'nın kaybedilmesinin ardından siyah-beyaz olarak değiştirildiği söylenir. Beşiktaş tarihi ile ilgili bir çok kaynak böyle yazmaktadır. Ancak 100. yıl belgeselinin hazırlanması sırasında yapılan ayrıntılı araştırmalarda, kırmızı rengin kullanılmadığı, renklerimizin her zaman siyah-beyaz olduğu yönündeki belgeler ağırlık göstermiştir. Beşiktaş 100. Yıl Belgeseli yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, yaptığı araştırmalar sonucunda bu tartışmalara noktayı koymuştur:

Osman Paşa Konağı’nda başlangıçta ferdi sporlar yapıldığından herhangi bir forma rengine gereksinim duyulmadı. Ancak sporcuların sayısı her geçen gün yeni katılımlarla artmaya devam edince, eğitimini Fransız mektebinde tamamlamış Mehmet Şamil Bey kurucular heyetini topladı. Okul günlerinde kullandığı, okulunun renklerini taşıyan rozeti yakasından çıkardı ve gösterdi: “Bizler de tıpkı bu rozet gibi bir rozet yaptırmalı ve Kulübümüz’de spora devam eden her azayı bu rozeti taşımaya mecbur tutmalıyız” dedi. Toplantıya katılanlar Mehmet Şamil Bey’in teklifini heyecanla kabul ettiler. Toplantının sonunda rozette yer alacak kulüp renkleri de kararlaştırıldı. Tabiatın bütünüyle birbirine zıt iki ana rengi kulüp renkleri olarak seçildi: Siyah ve Beyaz...
Beşiktaş’ın ilk rozetinin yapıldığı tarih, Fransız mektebindeki rozetlerden esinlenerek miladi yıl olarak “1906” yazıldı. Üstte Arap harfleriyle “Beşiktaş” yazarken, sağda “J”, solda “K” harfleri yer aldı. Rozetin arka yüzünde “Konstantinopolis”te yapıldığı yazılıdır ve iç tarafında rozeti yapan ustanın mührü yer almaktadır. Rozetteki armada yer alan yıldızın 6 köşeli olduğu dikkat çekmektedir. 2. Meşrutiyet’e kadar (1908) bu 6 köşeli yıldız kullanılmıştır. Bu rozet, İskender Yakak tarafından Onursal Başkanımız Süleyman Seba’ya hediye edilmiştir.


Kulübün faaliyetlerini hızlandırdığı ilk dönemde futbol gölgede kalmışsa da, 1910’ların sonundan itibaren kulüpteki atlet ve jimnastikçiler futbola daha fazla ilgi duyup, kendi aralarında maçlar yapmaya başladılar. O yıllarda gençliğin ilgisi futbola kaymak üzereydi ve Beşiktaş Kulübü’nün az ilerisinde Valideçeşme ve Basiret gibi iki güçlü futbol takımı kurulmuştu. 1911 Ağustos’unda Valideçeşme futbol takımının başkanı ve kurucusu olan Ahmet Şerafettin Bey (Şeref Bey) futbolcularıyla Beşiktaş Kulübü’ne katıldı. Beşiktaşlı gençlerin kurduğu futbol takımlarını tek bir çatı altında toplamayı amaç edinen Şeref Bey’in girişimleri sonucu, Basiret Kulübü de Beşiktaş’a katıldı. Bu şekilde Futbol Şubesi, resmi olarak Kulüp’te faaliyete başladı.
Resul, Rıdvan, Behzat, Doktor Sabri, Şair Kazım, Sadi (Baltalimanı), Doktor Mehmet, Asım, Şeref, Doktor Ali ve Fahri’den oluşan ilk futbol takımının malzemelerinin masraflarını da İpekçi İhsan isimli bir sporsever karşıladı. Birinci takımın yanı sıra ikinci, üçüncü, dördüncü takımlarını da kuran futbol şubesi, Kulübümüz’ün Akaretler’deki bahçesinde futbol idmanlarını hızlandırdı. Böylece futbol Beşiktaş’ta bir anda 1 numaralı spor olmaya başladı. Ancak Balkan Savaşı’nın ardından Dünya Savaşı’nın da başlamasıyla Beşiktaş’ın sporcuları cephelere koştu ve spor faaliyetleri yok denecek duruma geldi.

Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle sağ kalan sporcular semte ve Kulübe dönmeye başladı. Futbol Şubesi'nin kurucusu Şeref Bey de Romanya cephesinden geri döndü. İstanbul'da düşman işgalinin olduğu yıllarda çeşitli sıkıntılar çekildi. Daha önce bir kilisenin binasına taşınan kulüp malzemelerinin bir kısmı Rumlar'ın elinde yağma olmaktan kurtarılıp, Akaretler'de başka bir binaya nakledildi. Bir taraftan düşmanla yapılan Milli Mücadele'ye yardım edildi. Diğer taraftan da futbol takımı Şeref Bey tarafından tekrar güçlü hale getirildi.


O tarihlerde cuma günleri oynanan İstanbul Ligi'nde Fenerbahçe, Galatasaray, Altınordu, Süleymaniye, İdman Yurdu gibi takımlar bulunuyordu. Beşiktaş 1920'lerin öncesinde iki ezeli rakibiyle karşılaşmamışsa da Süleymaniye ve İdman Yurdu'nu mağlup etmiş bir takımdı. 1919'da Beşiktaş ve diğer kulüplerin lige katılma isteği Lig Tertip Komitesi tarafından uzun bir süre bekletildikten sonra kabul edilmedi. Pazar günleri de azınlık takımları Pera, Araks, Maccabi, Stella, Strugglers'in yer aldığı Pazar Ligi maçları oynanıyordu. Şeref Bey, Beşiktaş gibi cuma ligine alınmak istemeyen takımların idarecileriyle Türk İdman Birliği Ligi adı altında bir lig kurdu. Çekilen kurada 10 takım A Grubu'nda Beşiktaş, Hilal, Kumkapı, Altınörs ve Türkgücü, B Grubu'nda da Darüşşafaka, Vefa, Üsküdar, Beylerbeyi ve Haliç şeklinde yer aldı.


Ulu Önderimiz Atatürk, Kulübümüz’ün kurulmasından büyük mutluluk duymuş ve kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara vermiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, Erkan-ı Harbiye’nin 3. sınıfına gelmişti. Bazen sabahlara kadar uyumuyor, hürriyet ve istibdadı düşünüyordu. Bu arada mektebini bitirdikten sonra kurmayı düşündüğü Vatan ve Hürriyet Cemiyeti yavaş yavaş kafasında şekilleniyor, mezun olacak arkadaşlarını bu doğrultuda hazırlıyordu. İşte tam bu günlerde bir haber aldı. Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü (1903) kurulmuştu. Subay ve Saray’a yakın kişilerden oluşan bu kuruluş, Mustafa Kemal’in ilgisini iyice çekti. Nasıl olmuştu da Yıldız Sarayı’na 100 metre mesafedeki Osman Paşa Konağı’nda gençler biraraya gelmiş; Saray hafiyelerinin gözlerinin önünde sportif faaliyetlerine girişmişlerdi? Mustafa Kemal’i o günlerde sportif çalışmalardan çok, Saray’a karşı oluşturdukları fikirler ilgilendiriyordu. Mustafa Kemal, kurucularının Zabit, yaptıkları sporların güreş, eskrim, gülle, aletli jimnastik, boks, halter, barfiks olmasından dolayı da Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü ile ilgilenmişti. Fakat O’nu daha çok ilgilendiren, bu gençlerin istibdadı yenerek biraraya gelmeleriydi. Atatürk’ün bu şekilde Beşiktaş Bereket Jimnastik Kulübü’ne bağlılığı arttı.

Öyle ki, Mustafa Kemal Atatürk, katıldığı bir İttihati Terakki toplantısında şu tenkitlerde bulunuyordu: “Beşiktaş Osmanlı Terbiye-i Bedeniye kadar olamadınız. Programınız ve lideriniz yok.”

1914 ile 1920 yılları arasında Akaretler/Spor Caddesi'nde Beşiktaş Jimnastik Kulübü'ne komşu olan Atatürk, görevi gereği sık sık İstanbul dışına çıktığı günlerde, birlikte oturduğu annesiyle kız kardeşinin Siyah-Beyazlı sporcu ve idarecilere emanet ederdi. Taraftarlar arasında asker kökenli olmanın getirdiği sevgi ve saygıyla pekişen bağlılık, Ulu Önder'in kurtuluşu sağlayacak ilk gizli teşkilatlanmayı Beşiktaşlı sporculara verdiği belgelerle sabittir.

Atatürk’ün Akaretler Yokuşu üzerinde oturduğu 76 nolu binanın dış kapısı yanındaki Mermer Kitabe'de şu satırlar yer almaktadır: "Atatürk, 1.Dünya Savaşı'ndan düşmana karşı İstanbul'u koruyup kurtaran, Çanakkale Müdafihi Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal Paşa iken bu evde kiracı olarak kalmıştır."

Mustafa Kemal Atatürk; Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığı görevine başlamadan önce 1916'nın ilk günlerinde Akaretler'deki evinin arka kapısından Beşiktaş Jimnastik Kulübü idman sahasına inmiş (şimdiki Plazalar'ın bulunduğu alan), Ahmet Fetgeri ile Fuat Balkan Beyler'i yanına çağırıp, kendileriyle şu konuşmayı yapmıştır: "Efendiler; sizlerin ve sporcularınızın ciddi çalışmalarını, çeviklik ve maharetlerini uzun zamandan beri büyük bir zevkle, dikkatle izliyorum. Spordan yoksun bir gençlik nasıl ki vatan müdafası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni ikişafı noksan ve yetersiz olursa o vücut o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz. Bugün bünyenizde toplayıp, ilmi metodlarla yetiştirmeye çalıştığınız bu gençler, tam anlamda bedenen ve fikren geliştikleri zaman vatan müdafaasında ilmi sahalarda olduğu gibi spor alanlarında da Avrupalı hasımlarına Türk'ün ölmez gücünü ispat edeceklerdir. Sizi candan kutlar, başarılarınızı her zaman duymak isterim."

Ahmet Fetgeri (Aşeni), Mehmet Ali Fetgeri (Aşeni), Osman Paşazade Mehmet Şamil (Osmanoğlu), Hüseyin Bereket, Kadızade Nazım Nazif (Ander) ve 20’ye yakın genç Beşiktaş'ın ilk kurucularıdır. Kurucuların ortak özellikleri Kafkas kökenli olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet Ali Fetgeri kardeşler, Gürcistan tahtına kadar yükselmiş, Batum civarından göç etmiş bir soydan gelmektedirler. Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket, Dağıstan aslanı Şeyh Şamil’in soyundan gelmektedirler.

OSMANLI DEVRİ

1919-1920 İST."TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ" ŞAMP.
1920-1921 İST."TÜRK İDMAN BİRLİĞİ LİGİ" ŞAMP.
1921-1922 İST."PAZAR LİGİ" ŞAMPİYONU

CUMHURIYET DEVRİ

1923-1924 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1933-1934 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1934 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU
1934-1935 İSTANBUL SİD ŞAMPİYONU
1937-1938 TEYYARE KUPASI ŞAMPİYONU
1938-1939 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1939-1940 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1940-1941 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1940-1941 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1941-1942 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1942-1943 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1943 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU
1943 İZMİR FUAR KUPASI ŞAMPİYONU
1943-1944 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1944 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1944-1945 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1945 İSTANBUL KUPASI ŞAMPİYONU
1945-1946 İST.LİGİ ŞAMPİYONU (8 Yılda 7 kez.)
1946-1947 MİLLİ KÜME (Türkiye Ligi Şamp.)
1947 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1949-1950 İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1950-1951 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU (ilk)
1951 TÜRKİYE FUTBOL ŞAMPİYONU
1951-1952 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU
1952-1953 İST.PROF.LİGİ ŞAMPİYONU
1956-1957 TÜRKIYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU
1957-1958 TÜRKİYE LİGİ (Fed.Kupası) ŞAMPİYONU
1959-1960 TÜRKIYE LİGİ ŞAMPİYONU

(Mahalli ligler dikkate alınmadan doğrudan doğruya)

1965-1966 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1965 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1965-1966 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1966 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1966-1967 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1967 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1968 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1969-1970 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1971-1972 SPOR TOTO KUPASI ŞAMPİYONU
1971 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1972 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1974 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1974 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1974 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1974-1975 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU
1977 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1981-1982 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1984 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1984-1985 AMATÖR İST.LİGİ ŞAMPİYONU
1985 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU
1985 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1985-1986 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1986 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1988 TÜRKİYE AMATÖR FUTBOL ŞAMPİYONU
1988 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1988 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1989 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupasi)
1989 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1989-1990 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1989-1990 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1990 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU (Fed.Kupası)
1990-1991 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1990-1991 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1991-1992 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU (ilk namağlup)
1991-1992 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1993 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1993-1994 TÜRKIYE KUPASI ŞAMPİYONU
1994 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
1994-1995 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONU
1996 TSYD KUPASI ŞAMPİYONU
1997 BAŞBAKANLIK KUPASI ŞAMPİYONU
1998 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONU
1998 CUMHURBAŞKANLIĞI KUPASI ŞAMPİYONU
2000 ATATÜRK KUPASI ŞAMPİYONU
2002-2003 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONLUĞU
2005-2006 TÜRKİYE KUPASI
2006-2007 TÜRKİYE SÜPER KUPASI
2006-2007 TÜRKİYE KUPASI
2008-2009 TÜRKİYE KUPASI
2008-2009 TÜRKİYE LİGİ ŞAMPİYONLUĞU
2010-2011 TÜRKİYE KUPASI ŞAMPİYONLUĞU

En fazla resmi İstanbul Ligi Şampiyonu (15 Kez).

Üst üste beş yıl İstanbul Şampiyonu olan tek Kulüp (1939-1943).

İstanbul Ligleri’nde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)

Resmi Lig’de 18 maçta 18 galibiyet alan tek takım.

Resmi Ligler’de en fazla "namağlup şampiyon" olan takım (7 Kez).

Türkiye Ligi’nde "Namağlup Şampiyon" olan tek takım.

Türk Milli Takımı'nı temsil hakkı verilen tek takım.

Ambleminde AY-YILDIZ olan tek Kulüp.

En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez).

Genç Takımlar Futbol Ligi'nde en çok İstanbul ve Türkiye Şampiyonu olan Kulüp (30 Kez).

Eskrimde Balkan şampiyonu olan Kulüp.

"19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan Kulüp.

Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye'ye yayan Kulüp.

Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan Kulüp.

Sırıkla atlamayı Türkiye'ye getiren Kulüp (Ressam Namik İsmail).

Okullarda "Beden Terbiyesi" dersleri veren Kulüp.

Türkiye'nin en zengin tesislerine sahip Kulübü.

Türkiye'de her branşta "Spor Okulları" açan tek Kulüp.

Alt yapısından en çok yıldız yetiştiren Kulüp.

Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp "Yenilmez Armada".

Üst üste en fazla arka arkaya galip gelen takım (18 Kez).

İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım.

Resmi bir maçta 10 gol atan tek takım; 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3).

Evinde 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım.

Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği'ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray'a 3-1 yenildi

Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç).

Türkiye'de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994'e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye'de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü.

Ulu önder Atatürk'ün ilk ilgilendiği ve ziyaret ettiği Kulüp (1914).
İlk kurulan Spor Kulubü (1903)

ilk tescil edilen Spor Kulübü (1910).
İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909).
İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924).
İlk eskirim şampiyonu Kulüp.
İlk atletizm şampiyonu Kulüp.
İlk güreş şampiyonu takım.
İlk voleybol şampiyonu takım.
İlk Başbakanlık Kupası.
İlk Federasyon Kupası.
20 takım arasında yapılan ilk Türkiye Ligi'nde şampiyonu.
Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan Kulüp (1936-Berlin).
Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen Kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması).
İlk sualtı sporları yapan Kulüp.
İlk kıtalar arası seyahat yapan Kulüp (USA).
İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren Kulüp.
Türkiye'de dekatlon yarışları yapan ilk Kulüp.
İstanbul'da ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten Kulüp (1910-1911).
İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu "Maratoncu İbrahim".
İlk "Atış Poligonunu" kuran Kulüp.
Türkiye’de Engelli Şubesi olan ilk ve tek Spor Kulübü.
Dünya’da ve Türkiye’de çocuk dergisi çıkartan ilk ve tek Spor Kulübü.
Türkiye’de turizm şirketi kuran ilk ve tek Spor Kulübü.
Türkiye’de sigorta şirketi kuran ilk ve tek Spor Kulübü.
Türkiye Süper Kupası'nı (2006-2007 sezonu) kazanan ilk Spor Kulübü.

Kulübümüz’ün ilk Başkanlık onuru M.Şamil Osmanoğlu’na ait. İlk başkanımız bu görevde 1903-1908 yıllarında arasında bulundu.
Mehmet Şamil Osmanoğlu


TARİH SIRASINA GÖRE B.J.K. BAŞKANLARI
1903-1908 Mehmet Şamil
1908-1911 Şükrü Paşa
1911-1918 Fuat Paşa
1918-1923 Fuat Balkan
1923-1924 Salih Bey
1924-1926 Ahmet Fetgeri Aşeni
1926-1928 Fuat Balkan
1928-1930 Ahmet Fetgeri Aşeni
1930-1932 Emin Şükrü Kunt
1932-1935 A. Ziya Karamürsel
1935-1938 Fuat Balkan
1938-1939 A. Ziya Karamürsel
1939-1941 Yusuf Ziya Erdem
1941-1942 A. Ziya Karamürsel
1942-1950 A. Ziya Kozanoğlu
1950 Ekrem Amaç
1950-1952 Salih Fuat Keçeci
1952-1955 Abdullah Ziya Kozanoğlu
1955-1956 Tahir Söğütlü
1956-1957 Danyal Akbel
1957- Ferhat Nasır
1957-1958 Nuri Togay
1958 Enver Kaya
1959-1960 Nuri Togay
1960-1963 Hakkı Yeten
1963-1964 Selahattin Akel
1964-1966 Hakkı Yeten
1966-1967 Hasan Salman (17.06.1966-11.02.1967)
1967-1968 Hakkı Yeten
1968-1969 Talat Asal
1969-1970 Rüştü Erkuş (08.12.1969-26.01.1970)
1970 Nuri Togay (10.02.1970-29.03.1970)
1970-1971 Agasi Şen
1971-1972 Himmet Ünlü
1972-1973 Şekip Okçuoğlu (21.06.1972-13.01.1973)
1973-1977 Mehmet Üstünkaya
1977-1979 Gazi Akınal
1979 Hüseyin Cevahir (11.04.1979-20.05.1979)
1979–1980 Gazi Akınal (21.05.1979-27.09.1980)
1980-1981 Rıza Kumruoğlu (30.09.1980-28.03.1981)
1981-1984 Mehmet Üstünkaya
1984-2000 Süleyman Seba
2000-2004 Serdar Bilgili
2004-2007 Yıldırım Demirören
2007-2010 Yıldırım Demirören
2010- Yıldırım Demirören

1960-1962 Enver BALKAN
1962-1964 Enver ABİRAL
1964-1966 Selahattin AKEL
1966-1968 Cahit CAKA
1968-1970 Şekip OKÇUOĞLU
1970-1972 Şekip OKÇUOĞLU
1972-1974 Şekip OKÇUOĞLU
1974-1976 Rüştü ERKUŞ
1976-1978 Şekip OKÇUOĞLU
1978-1980 Şekip OKÇUOĞLU
1980-1982 Şekip OKÇUOĞLU
1982-1984 Turgay ATASÜ
1984-1994 Ahmet PAFTALI
1994-1996 Sabri ALINAK
1996-1997 Oktay ÇOKYÜKSEL
1997-2000 Yilmaz SOYSAL
2000-2000 M. Ferhan DİNÇER
2000-2000 B.Burhan TANIŞ
2000-2002 Gazi AKINAL
2002-2007 Şeref NASIR
2007- Yalçın KARADENİZ

Tarih
Teknik Direktör
Uyruk

1911-1925
Şeref Bey
Türk

1925-1935
Zinger
Macar

1935-1944
Refik Osman Top
Türk

1944-1946
Charles Howard
İngiliz

1946-1948
Refik Osman Top
Türk

1948-1949
Guiseppe Meazza
İtalyan

1949
Hakkı Yeten
Türk

1949-1950
Eric Keen
İngiliz

1950-1951
Hakkı Yeten
Türk

1951-1952
Alfred Cable
İngiliz

1952-1953
Sadri Usuoğlu
Türk

1953-1954
Sandro Puppo
İtalyan

1955-1956
Cihat Arman
Türk

1957
Eşref Bilgiç
Türk

1956-1957
Jozef Meszaros
Macar

1957-1958
Leandro Remondini *
İtalyan

1959
Hüseyin Saygun
Türk

1959-1960
Andras Kutik*
Macar

1960-1961
Sanrdro Puppo
İtalyan

1961
Şeref Görkey
Türk

1961-1962
Andras Kutik
Macar

1962-1963
Ljubisa Spayiç
Yugoslav

1963-1964
Ernst Melchior
Avusturya

1964-1967
Ljubisa Spayiç*
Yugoslav

1967-1968
Jane Janevski
Yugoslav

1968-1969
Krum Milev
Bulgar

1969-1970
Milovan Çiriç
Yugoslav

1970-1971
Dumitru Teoderescu
Romen

1971-1972
Gündüz Kılıç
Türk

1972-1973
Abdullah Gegiç
Türk

1973-1974
Metin Türel
Türk

1974-1975
Horst Buhtz
Alman

1975-1976
Gündüz Tekin Onay
Türk

1977
İsmet Arıkan
Türk

1977-1978
Milos Milutunoviç
Yugoslav

1978-1979
Doğan Andaç
Türk

1979-1980
Serpil Hamdi Tüzün
Türk

1980-1981
Metin Türel
Türk

1980-1983
Dorde Miliç*
Yugoslav

1983-1984
Ziya Taner
Türk

1984-1986
Branko Stankoviç*
Yugoslav

1986-1987
Miloş Milutinoviç
Yugoslav

1987-1993
Gordon Milne*
İngiliz

1993-1996
Cristoph Daum*
Alman

1996-1997
Rasim Kara
Türk

1997-1998
J. Benjamin Toshack
Galler

1998-1999
Karl Heinz Feldkamp
Alman

1999-2000
Hans Peter Briegel
Alman

2000-2001
Nevio Scala
İtalyan

2001-2002
Cristoph Daum
Alman

2002-2004
Mircea Lucescu*
Rumen

2004-2005
Vicente Del Bosque
İspanyol

2005-2005
Rıza Çalımbay
Türk



2005-2007 Jean Tigana Fransız

2007-2008 Ertuğrul Sağlam Türk

2008-2010 Mustafa Denizli* Türk

2010-2011 Bernhard Schuster Alman

2011 Tayfur Havutçu Türk
Not: * işaretli teknik direktörler ile Beşiktaş lig şampiyonluğuna ulaşmıştır.

HAKKI YETEN


Beşiktaş’ın sembolü Baba Hakkı, 1910 yılında Vodina’da doğdu. Henüz 1 yaşındayken ailesi İstanbul’a yerleşti. Babası Binbaşı Mahmut Nedim Bey, 1914’te Çanakkale’de şehit düştü.

5 kardeşiyle birlikte yaşam savaşı veren Hakkı Yeten askeri okula yazıldı. Bu dönemde Beşiktaş Muradiye semtinde futbola başladı. Maltepe, Halıcıoğlu ve Kuleli askeri takımlarında oynadı. Beşiktaş Futbol Şubesi’nin kurucusu Şeref Bey tarafından Siyah-Beyazlı renklere kazandırıldı. Bu arada askerlik mesleğini bırakarak avukat oldu.

17 yıl Beşiktaş forvetinde özellikle sağiç olarak yer aldı. Otoriter ve teknik oyunculuğuyla kısa sürede kaptan oldu. Özellikle disipline verdiği önem nedeniyle kısa süre içinde “Baba” lakabını aldı. Saha dışında da tam bir beyefendi olan Hakkı Yeten, güçlü yapısıyla rakip oyuncularla ikili mücadelelerde kollarını açar ve karşı takım oyuncusu önüne geçemezdi.

1945’te futbolu bırakana kadar, 1 Türkiye Birinciliği, 2 Milli küme, 1 Başbakanlık Kupası, 7 İstanbul Ligi, 1 İstanbul Şildi, 2 İstanbul Kupası şampiyonluğu yaşadı. 17 yıl formasını giydiği Beşiktaş’ta 439 maçta 382 gol kaydederek inanılması güç bir sayıya erişti. Derbilere de damgasını vuran Baba Hakkı, hem Galatasaray hem de Fenerbahçe’ye 30’ar gol atarak tarihe geçti.

İkinci Dünya Savaşı nedeniyle A Milli Takım çok az sayıda maç yaptığından Hakkı Yeten de yalnızca 3 kez ay-yıldızlı formayı giyebildi. 27 Eylül 1931’de Bulgaristan’a 5-1 yenildiğimiz maçta tek golümüzü Baba Hakkı atmıştı.

Futbolu bıraktıktan sonra Futbol Federasyonu’nda Asbaşkanlık yaptı. Beşiktaş’ta 3 dönem başkanlık yaptı. Daha sonra yönetimi kurulu tarafından şeref başkanı seçildi. Hakkı Yeten, 16 Nisan 1989 tarihinde yaşama veda etti. Beşiktaş Belediyesi, Fulya Stadı’nın bulunduğu caddeye O’nun ismini verdi.


Bir futbolcu düşünün… Maçta bir gol atıyor ama voleleri meşhur olduğu için seyirci golü beğenmiyor… O da gidip hakeme itiraz ediyor: “Hocam golü saymayın. Top elime çarptı.” Kimden mi bahsediyoruz? Elbette ki, Beşiktaş’ın efsane forveti Şeref Görkey’den… Nam-ı diğer Voleci Şeref’ten…

Şeref Görkey, 1913 yılında İstanbul’da doğdu. Annesinin söylediğine göre, yapraklar dökülürken… Çok küçük yaşta Nişantaşı’nda futbola başladı ama yetiştiği yer Beşiktaş Genç Takımı oldu. Kısa sürede yıldızı parlayan Şeref Görkey, 16 yaşında kapısından adımını attığı Beşiktaş’tan bir daha hiç kopmadı.

20 Yıl Boyunca 10 Numara
Şeref Görkey, ilk resmi maçını İstanbulspor’a karşı oynadı. Hep 10 numara giydi ve futbolu da 10 numara olarak bıraktı. Görkey, o yılları şöyle anlatıyordu: “Çok iyi bir ekiptik. Benden bir sene sonra 1931’de Hakkı (Baba Hakkı) takıma geldi. Hüsnü Sağman, Hayati, Adnan vardı. Önümüze geleni yenerdik. O zamanlar Beşiktaş’ın taraftarı artmaya başladı. İki-üç bin taraftara top oynamaya başladık. Rakipleri bazen çok eziyorduk. Hakkı bazen yanıma gelip, "Yahu Şeref, Fevzi ile İbrahim’e de söyleyelim de çok atmayalım. Üzülüyor çocuklar" derdi. Üç-dört gol atıp bırakırdık.

Görkey, derbilerin de unutulmaz golcüsüydü. Galatasaray’a 30, Fenerbahçe’ye 13 kez gol atarak, Baba Hakkı’nın ardından derbilere damgasını vurmayı başardı.

3 Golünden Biri Voleyle
Görkey, futbol hayatı boyunca attığı toplam 320 golün 99’unu voleyle kaydetti. Hiç penaltıdan golü yoktu. Çünkü duran topların fileye gitmesini gol olarak görmüyordu Şeref Görkey. Meşhur voleleri sorulduğunda da hemen Baba Hakkı’yı anıyordu: “Attığım gollerin çoğunda Hakkı’nın emeği vardır. Baba Hakkı, Şükrü Gülesin gibi topu ayağına lokum misali oturtan arkadaşların varsa, o voleleri sen de atarsın!”

Bir keresinde Fenerbahçe’ye normal bir gol atmış Görkey. Tribünlerden hemen “Sana yakışmadı” şeklinde sitemler yükselmiş. Bunun üzerine Şeref Görkey’le hakem arasında şu diyalog yaşanmış:
Şeref Görkey: Hocam bu golü saymayın.
Hakem: Neden?
Şeref Görkey: Elime çarptı hocam
Hakem: Ben görmedim ve golü verdim. Artık iptal edemem. Hakemi “kandıramayan” Görkey, devre arasında soluğu Baba Hakkı’nın yanında alıyor: “İkinci devre hep havadan isterim topları.”
İstediği oluyor ve kendisine ilk devrede sitem eden taraftarlardan, muhteşem bir voleyle adeta özür diliyor.

“Briyantinsiz Çıkmam”
Futbolcuların yurt dışı maçlarına üçüncü mevkide gittiği, yanlarına beslenme çantası verildiği dönemin futbolcusuydu Şeref Görkey. Büyük yokluklar içinde top koşturmalarına rağmen, Voleci Şeref, kıyafetlerine hep dikkat etmiş. Hiçbir maça, saçına briyantin sürmeden çıkmamış. Belki de bu nedenle, kolejli hayranları hep olmuş. Görkey, işte bu kolejli kızlardan birine, Nükhet Hanım’a kaptırmış gönlünü ve 1940 yılında hayatlarını birleştiren imzayı atmışlar.

22 Şampiyonlukta İmzası Var
Beşiktaş futbol tarihinde, 18’i resmi olmak üzere, tam 22 şampiyonlukta imzası olan Görkey, dönemindeki Milli maç azlığından sadece 1 kez A Milli formayı giyebildi. 12 Temmuz 1936 tarihinde Yugoslavya ile oynanan ve 3-3 biten o maçta da, takımın ilk golünü kaydetti. Aralıksız 20 yıl Siyah-Beyaz formamızı giyen Görkey, futbolculuğu bıraktıktan sonra da futboldan kopamadı. Beykoz ve Adalet’in yanı sıra Beşiktaş’ta teknik direktörlük yaptı. 1962 yılında A Milli Takım’da teknik adamlık görevini üstlendi. 1960 yılında da Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi olarak, hizmetlerini sürdürdü.

100. Yıl Meşalesini Yaktı
Beşiktaşımız İnönü Stadı’nda yapılan 100’üncü Yıl kutlamalarında da efsane forvetimiz Şeref Görkey aramızdaydı. Büyük golcümüz Feyyaz Uçar’ın koluna giren Görkey, sahanın ortasına kadar yürüdü. 100. yıl meşalemizi Görkey ve Uçar birlikte yaktılar. Bu sırada eski açık tribünden 100. yıla doğru gün, saat, dakika ve saniye sayan dev saat sıfırlandı ve yine aynı tribünde 2 kulenin üstüne yerleştirilen meşaleler yandı. Görkey o günü şöyle anlatıyordu: “Bir zamanlar Taksim Stadı vardı. Şimdi Gezi Parkı’nın olduğu yer. Biz maçlarımızı orada yapardık. Kadıköy’deki Papazçayırı gibi. Ben Taksim Stadı’nı dün gibi hatırlıyorum. Zaten o stadda oynayıp da hâlâ yaşayan başka topçu kalmadı. Şeref Stadı’nda da çok maç yaptık. Şimdi orada da Çırağan Oteli var. Ama İnönü’nün yeri ayrı. Biz oraya Dolmabahçe deriz, Mithatpaşa deriz. Şimdi İnönü diyorlar. Ne maçlarımız oldu orada. Futbolu bıraktığım 1950 yılından bu yana hiç ayağım değmemişti İnönü’nün çimlerine. O gün, 100’üncü Yıl kutlamaları için Feyyaz’ın kolunda sahaya girince duyduğum heyecanı anlatamam. Herkes bize bakıyor, seyirciler tribünlerde. Tıpkı eski günlerdeki gibi... Bir an yığılacaktım olduğum yere. Çok heyecanlandım. Hiç böyle bir günüm olmadı. Allah bana bu günleri gösterdiği için çok bahtiyarım.”

14 Eylül 1922’de doğan Şükrü Gülesin, Türk futbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan biri olarak anıldı. Futbola küçük yaşta Kınalıada’da kaleci olarak başladı ve kısa sürede forvete geçti. İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrenci iken Beyoğluspor’a transfer olan Şükrü, 1940-41 sezonunda Beşiktaş’a geldi. 1944-45 sezonunda Ankaragücü’nde forma giyen Gülesin, Beşiktaş’ta oynadığı 10 yılda, 3 Milli Küme, 6 İstanbul Ligi, 2 İstanbul Kupası, 2 Başbakanlık Kupası şampiyonlukları yaşadı. 13’ü Galatasaray’a, 9’u Fenerbahçe’ye olmak üzere derbilerde 22 gol kaydetti. Ortaya koyduğu muheşem futbolla birlikte attığı korner golleri de onu büyük üne kavuşturdu. Adını Avupa’da duyuran Gülesin, 1950’de İtalya’ya gitti. Palermo, Lazio, tekrar Palermo olmak üzere 3 sezonda, İtalya 1. Ligi’nde 79 maçta 36 gol attı. Dünyanın bu en zor liginde forma giyen en başarılı yabancılardan biri olarak anılan Gülesin, Türkiye’ye dönünce Galatasaray’a transfer oldu. 10’u Beşiktaş’ta, 1’i Lazio’da olmak üzere 11 kez A Milli formayı giydi, toplam 4 gol kaydetti. Futbolu bıraktıktan sonra, Milli Takım Teknik Komitesi’ne seçildi, Beşiktaş’a yöneticilik ve spor yazarlığı yaptı. 10 Temmuz 1977’de kalp kizi geçirerek yaşama veda etti.

1921 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Vedii Tosuncuk, futbola 22 yaşında İzmir’de başlamıştır. Kısa zamanda Karşıyaka takımında ortahaf mevkiinde oynamış, Tıp tahsili için İstanbul’a geldiğinde de, çocukluğundan beri gönül verdiği Beşiktaş’a transfer olmuştur. Beşiktaş Futbol Takımı’nın sol kanadında uzun yıllar başarılı maçlar çıkarmış ve fiziki üstünlüğüne eklediği mükemmel tekniği ile, Siyah-Beyazlı takımımızın şampiyonluklarında önemli roller oynamıştır. Ayrıca Beşiktaş’ta Kaptan’lık mertebesine ulaşmış yıldızlardandır. Uzun, sert vuruşları sayesinde maçın kaderini değiştiren oyuncular arasında yer alan Tosuncuk, Beşiktaş tarihinde Hüsnü Savman’dan sonra gelen en büyük solbek oyuncusudur. A Milli Takım’da 10 defa solbek olarak ay-yıldızlı formayı giyen Vedii Tosuncuk, 1 defa da kaptanlık yapmıştır.


İstanbul Beyazıt’ta 1920 yılında doğan Hüseyin Saygun, futbola Kadırga’da başladı. Bir süre Kurtuluş’ta futbol oynadıktan sonra Beşiktaş’a transfer oldu. 1936’dan 1947’ye kadar giydiği siyah-beyazlı formayla çok başarılı maçlar çıkarttı. 1947-48 sezonunda Vefa’da oynayan Hüseyin, bir yıl sonra Beşiktaş’a döndü ve futbolu siyah-beyazlı forma altında bıraktı. Orta sahada oyunu yönlendiren ve günümüzde “playmaker” olarak adlandırılan Saygun, derbilerde Fenerbahçe ve Galatasaray’a karşı da 4’er gol kaydetmeyi başardı. 9 kez A Milli olan ve “Çengel” lakabı ile anılan Hüseyin Saygun, 1959 yılında Teknik Direktör Remondoni’nin takımı bırakması üzerine Beşiktaş’ı çalıştırdı. 1994 yılında da vefat etti.